Hayvanlar bizim dostumuzdur. Çünkü; bu dünyayı onlarla paylaşıyoruz, burası bizlerin olduğu kadar onların da evi. Bu dünyada birlikte yaşayabilmemiz bir lüks. Zaten onların da bizler gibi yaşayabileceği başka bir gezegenleri yok. Dünyamızın dengesini korumak için bizler gibi onların da burada bulunması gerekiyor. Dolayısıyla hayvanlarla birlikte, hepimizi misafir eden doğamızı da korumamız şart.
Hayvanları korumak ve sevmek ayrı şeyler olsa da, onları korumak ve yaşamalarına yardımcı olmak aslında onları sevmek demektir. Hayvanları sevmek için illa bir hayvan sahibi olmamız gerekmez.
Onları korumak için öncelikle bilmemiz gereken birkaç nokta bulunuyor. Onların da en az bizler kadar yaşama hakkı var ve bu dünya bizlerin olduğu kadar onların da yaşam alanıdır. Görünüş olarak farklı olsalar da, bize benzer yönleri var. Onlar da sevinir, üzülür, ağlar, aile kurar, bağlanır ve acı çekerler. Eğer hayvanları seviyor ve korumak istiyorsak, onların yaşama hakkına saygı göstermeli, çevremizdeki herkese bunu anlatmaya çalışmalıyız. Hayvanları sevmeyenler ya da onlardan korkanlar olabilir. Ama bizim için önemli olan onları herkesin bizler gibi sevmesi değil, en azından hayvanlara zarar vermemeleridir. Bu yüzden de çevremizdekilere zorla onları sevdirmeye çalışmaktan çok, onlara zarar verilmemesi için çabalamalıyız.
Her şey sadece biraz insan olmakla ilgili; doğayı tahrip etmemekle, vicdanlı olmakla, diğer canlılara saygı duymakla ilgili..
Hayvanat bahçeleri insanların dünya üzerinde yaşayan envai çeşit hayvanı yakından görebilmeleri için kurulan alanlardır. Bu herkes için geçerli bir tanım mıdır?
Sadece senin birkaç yılda bir gidip görmen için kurulmuş bu yerler ticarethanedir. Hayvanlar için asgari yaşam şartları oluşturulur. Ayrıca şunu unutmayın ki o hayvanların hiçbirinin doğal yaşam alanı kafesler değildir. Bu durumun birçok hayvana verdiği hasar için söylenecek tek şey en azından farkında olup hayvanat bahçesi ve sirk gibi yerleri ziyaret etmemektir.
Gittiğiniz herhangi bir yerin tarihi ya da turistik yerlerinin yanı sıra ufak bir şehir içi tur gibi tasarlanan fayton gezileri oldukça keyiflidir değil mi? Bence değil..Yürümeye üşenip fayton kiraladığınız o sıcak ya da engebeli yollarda sabahın köründen gecenin bir vaktine kadar yüzlerce kiloluk ağırlığı hiç dinlenmeden çeken hayvanlara, sadece ölmeyecek ya da güçten düşmeyecek kadar yem verilir. Bir süre sonra bu eziyete canları dayanamaz. Geçtiğimiz yaz aylarında çok sık ölüm haberlerini zaten aldık. Önümüzdeki yıllarda umarım aynı manzaralarla karşılaşmayız.
Artık eskisi kadar zenginlik belirtisi olmasa da hala doğal kürk ürünler fazlasıyla kullanılıyor. “Ne var yani bunda?” diye soruyorsanız
O hayvanlar, sadece kıymetli kürkleri için avlanıyor. Belki inanmayacaksınız ama kimi hayvanlar ölmeden kürkleri derilerinden ayrılmaya çalışılıyor. Sadece bir saniye nasıl bir acı olabileceğini düşünün… Leopardan tilkiye ve fok balıklarına kadar onlarca çeşit hayvan sadece kürkü için öldürülüyor. Gerçek kürk yerine imitasyon kürk tercih edilmeli diye düşünüyorum.
Bu gibi konularda ne kadar bilgili ve eğitim sahibi olursak hayvanları korumak adına aslında çok şey yapmış oluruz. Sokakta ki dostlarımız için de kapımızın önüne bir kap yemek ve su koymayı da ihmal etmeyin. Onlara elinizden geldiğince yardım etmeyi unutmayın. Bir de son olarak, yanlarından geçerken 2 dakikanızı ayırıp başlarını okşarsanız onları çok mutlu etmiş olursunuz, benden söylemesi.. Bahçesi veya balkonu müsait olanlar açılır kapanır tente kullanarak küçük bir yuva oluşturabilir yada küçük kulübeler ile hayvanları koruyabilmeniz de mümkündür.