Ev Yapımı Mutluluk

Bakkala gidip kendime gerçek bir yenilik satın alamayacağımı biliyordum. Kendime ancak kendim bir yenilik yapabilirdim.Çünkü mutluluk gibi, yenilik de ev yapımı. “İçerde” yapılıyor.Mutfağa geçecek, kendine güzel, taptaze bir yenilik hazırlayacaksın.

Rahat sandıklarımın rahatınıı bozmak, kalbime, ruhuma çok daha iyisini vermek için yola çıktım.

Yanıma sadece iki bavul eşyamı ve bilgisayarımı alarak yepyeni bir ülkeye taşındım.

Halbuki bana ait bir evim bile yoktu, bana ait sandığım bir evim vardı. Oda işimdi; artık sadece sevdiğim işi yapacağım o pırıl pırıl, geniş ve güzel mobilyalı ofislerde daha fazla çalışamadığım halde kirasını her ay ödemek zorunda olduğum bir evde yaşıyordum. Aylarca taksitlerini ödeyerek satın aldığım eşyalar, kıyafetler, birbirinden güzel topuklu ayakkabılarım ve senelerdir evin içinde benimle beraber yaşayan, durdukça duran bir sürü başka şeyle beraber. İnsan bazen yaşamayan şeylere de bağlanabiliyormuş.

Yeni çıkacak ultra lüks  arabaya veya telefona  ulaşmanın hayatına yenilik katacağını sanan insanların dünyasında yaşıyoruz. Her bilgiyi top gibi karşılayıp aldığı gibi etrafa savuran insanların yarattığı karmaşada yaşamı kavramaya, yorumlamaya, ona yön vermeye çalışıyoruz.

Oysa, insanın hayatını yenilemesi, burnumuzun ucuna kadar dayanan yeni modalardan, yeni teknolojilerden, yeni mekanlardan, yeni sevgililerden başka, bambaşka bir şey.

Yenilik, gerçek olduğunda değişimle gelir, hemen anlarsın. Çünkü; Seni büyütür. Yol aldırır. Öğrenmek de böyledir. Bu yüzden çok güzeldir ve başarıdır.Karşı karşıya kaldığın şey seni değiştirmediyse, ondan hiçbir şey öğrenmemişsin demektir. Kimisi yeni bir bir bilgiye rastladığında onu ezberler, bir iki pratikle öğrendiğini sanıyor.. Böylece duyduğunu, gördüğünü toplamaya başlar, aslında hayatına alamadığı  bir sürü yeni bilgiyle orada burada gevezelik yapar, bir süre sonra ise, “daha da yeni”lerini öğrenmek için bir öncekileri beynindeki çöpe atar. Eski, yüzeysel hayatını, farkında olmadan iyice monotonlaştırarak yaşamaya devam eder. Oysa, öğrenmek insanı dönüştürür, yepyeni biri yapar.

Bazen hayatında şahane reformlar yaptığını sanıyor insan, genelde içinde bulunduğu korkunç can sıkıcı durumlara dayanmanın değişik yollarını arıyor da adına “yenilik” diyor, “reform” diyor. Oysa reform, var olan form’u yeniden düzenlemekten gelir:

Bu yüzden beklemekten çürümüş  formlara karşı olduğum kadar reformlara da karşıyım. Çünkü bu da bir başka katılık, bir başka muhafazarlık şekli. Hayatında “reform” yaptım sanan ama gittiği iki adımlık yerde kendine yetmediğinde dünyası gene şaşan insanların kaosunda, onların kabusunda, planlarının yönettiği dünyada huzuru kim bulabilir?

Yenilik, başka bir form istiyor. Bu yüzden kaya gibi gerçek. Tam da bu yüzden ulaşılabilir, niçin ulaşılamaz olsun?

Yenilik, öyle kimseyi bekleyerek, yanına  bir es yada arkadaş , başına lider arayarak gelmiyor, ancak tek başına yaşanıyor. Ancak böyle dünyaya geleceğe  sarabilir. Filizlenip yükselen incecik bir dalın, birbirine sarıla sarıla büyüyen koca bir sarmaşığa dönüşmesi gibi.

İki adım gideceğim sanırken, aslında zamanı da yitirerek beş adım geriye dönmektense, iyice gerilip atlamayı öğrenmeli insan.

Yaptığım yenilik sonrası eskiyi hala özlüyorum açıkçası. İstanbul’daki yatak odamı özlüyorum, dünyanın en rahat yatağıydı bana göre. İnternette, tanımadığım birine sattığım kocaman araçıma  binip trafikte beklemeyi bile özlüyorum mesela. Umarım “O” da benim gibi seviyordur arabasını…

Her şeye rağmen çıktığım yolun verdiği taze nefes iliklerime kadar doluyor, yürütüyor, koşturuyor beni.

Kendimi nihayet korkulardan, bahanelerden, hareketsizlikten kurtardığımı hissediyorum. Düzen, insanlarda, dil, kokular, yemekler, hepsi başka. Yeniden öğreniyor, yeniden var oluyorum kendi içimde.

Bunun yalnız tek bir yolu olduğunu biliyordum. Ne başkalarından bekleyecek, ne verdikleriyle yetinecektim. Bu yüzden oturdum, kendime yeni bir yol çizdim kocaman bir yenilik yaptım ve geleceğime yön verdim…

Darısı, tezgahın başına geçmek isteyip de kendine tatlı tuzlu bahaneler uyduranların başına diyor ve yazıma burda son veriyorummm.